''Öncelikle belirtmek istiyorum ki bu yazım herhangi bir hakaret, küfür, nefret, kin içeren bir yazı olmayacak.''
Eskiden hayattaki en büyük zevkim şarkı sözü yazmak, müzik dinlemek ve spor yapmaktı. Aile, akraba bir araya gelerek sohbet etmekti, beraber yemek yemek hatta dışarı çıkıp gezmekti. Bir arkadaşımla birlikte birer bardak çay içerek o gün neler yaptığımızı, en azından birbirimizin dertleri hakkında konuşurduk. Rakı içerdik, dertlerimize isyan ederdik en basiti. Peki şimdi ne değişti?
Siyaset. Evet, siyaset. Artık heryerde, kanımıza, yemeğimize, soframıza, içki masamıza, günlük hayatımıza kadar işleyen; Nefret, kin ve aşağılama içerikli yapılan konuşmalar, mitingler, söyleşiler ve röportajlar. Evimize aldığımız gazeteler, izlediğimiz televizyon kanalları, internette en sık girdiğimiz haber siteleri, ve bütün sosyal medya mecraları siyaset doldu taştı. Peki neden? Neden bu kadar içimize işleyip, arkadaşlık ve hatta aile ilişkilerini bile bozabilen bir şey bu kadar günlük hayatımızda ve nasıl bu duruma getirildi? Sebebi... İşte sebebi bu günlerde söylemek gerçekten cesaret istiyor. Kimisine göre anarşistlik, komünistlik, hatta ve hatta teröristlik olarak görülüyor.
SEBEBİ ADALET VE KALKINMA PARTİSİ.
Bunu asla ama asla cesaretli bir insan olduğum için söylemiyorum, bunu yaşıtlarım gibi, bütün öğrenciler, genç yaşta iş hayatına atılanlar ve en önemlisi ise Türk Genci olduğum için söylemek zorunda bırakılıyorum. Çünkü artık gençliği bu duruma düşürdüler. Bizi, en büyük kanunsuz işinin kütüphaneden kitap alıp geç teslim etmek, arkadaşlarıyla alkol içmek, maç izlerken hakeme küfür etmek olan bizi, bütün Türk gençliğini bu duruma getirdiler. Nasıl mı? Türkiye Cumhuriyeti Başbakanı Ve Adalet Kalkınma Partisi Recep Tayyip Erdoğan'ın bizi ötekeleştirmesi, aşağılaması, terörist ilan etmesi ve özgürlüklerimize vurduğu postmodern darbe yüzünden olabilir mi?
Tekrar ediyorum, bu yazıda herhangi bir ötekeleştirme, aşağılama, hakaret söz konusu değildir. Ama benim gibi efendi ve gereğinden fazla saf bir insanı bile her gün bir bardak çay içerken bile siyaset konuşturan, dini inançlarımı sorgulamama sebep olan kişi ve topluluklar bu yazıyı yazmaya itti beni. Uzun bir yazı değil evet fakat, neden kırgın ve kızgın olduğumu, Türk gençleri olarak neden kırgın ve kızgın olduğumuzu madde madde açıklık getirmek istiyorum sadece. Katılmayan elbet vardır; Burası Türkiye. Zaten burada da karşıt bir görüş olmayacaksa, hepten bitmişiz demektir.
Son olarak gelelim gündelik hayatımıza bu kadar işleyen, arkadaş ve aile ilişkilerimizin bile bu denli etkilenmesine sebep olan, gençliğin umudunu ve hatta abartılı bir şekilde dile getirirsek dini inancını bile kaybetmeye sebep olan, fakat en önemlisi kırgın ve kızgın olmamızın sebeplerine....
-Ötekeliştirilmemiz
-Gezici, Darbeci, Terörist olarak adlandırılmamız.
-Alkolik, Ayyaş, Çapulcu ve Marjinal olarak adlandırılmamız.
-İnternet özgürlüğümüzün kısıtlanması
-Sosyal Medya'nın kirli siyasete ve kin, nefret dolu söylemlere alet edilmesi, propaganda aracı olarak kullanılması.
-Gökkuşağı renkleriyle boyanan merdivenlerin, bu kadar basit bir olayın bile bir kesim insanları ve bizi yönetenleri rahatsız etmesi
-Sanata saygı gösterilmemesi ve hatta yeri geldiğinde aşağılanması.
-Herhangi bir partinin ortak düşüncesine sahip olmasak bile son dönemlerde çok popüler olan söylem, CEHAPE ZİHNİYETİ ve CEHAPELİ olarak yaftalanmamız.
- 14 yaşında ölen çocuğun bile terörist ilan edilmesi
-Ülkeyi bölmek isteyen kişi ve kurumların, ellerini kollarını sallayarak insanları rahat şekilde tehdit ederek, miting ve konuşma yaparak ülke huzurunu bozması ve tehdit etmesi.
-TC ibaresini kaldırmak için insanları döverek öldürebilecek kadar nefret dolu insan ve toplulukların zora düştüğünde Türkiye Cumhuriyeti ibaresini ve Türk Bayrağı'nı propaganda aracı olarak kullanabilmesi.
-Ses kayıtlarının montaj, dublaj olduğunu kesin bir dille ifade eden, ancak hemen ardından kurduğu cümlede ''dinleme yapan şahıslar bunun hesabını verecek'' açıklamasını yaparak çelişkinin dünya üzerinde görülmemiş şekilde en büyüğünü ve en hızlısını yapan bir Başbakan.
-Twitter'ın yasaklanması
-Twitter yasaklandığı halde hala bu sosyal medya aracının üzerinde propagandaya devam edilmesi
-Dünyada bir ilki gerçekleştiren bir ülke olarak Google DNS'lerinin bile engellenmesi.
-Düşünce özgürlüğünün katiyen kaldırılması, ve dayanılamaması.
-Zorla dayatılmak istenen düşüncelere katılmadığımızda yaftalanan kırıcı, aşağılayıcı ve ötekeleştiren kelimeler, isimler.
-Önceden Türk olan bütün kuruluş ve şirketlerin artık Arap, İngiliz, Rus, Amerikan, İtalyan olması.
-İnsanların bilinçli bir şekilde cahil bırakılması. ( 3. ve 4. sınıf ders kitaplarına bakarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız)
-Karşıt görüşe sahip insanlara kesinlikle ve asla tolerans gösterilememesi
-Geleceğimizin bir oy karşılığında satıldığını gözleriyle gördüğü halde sesini çıkarmayan, hayatı sadece gece hayatından ibaret gören veyahut ''çalıyor ama çalışıyor'' diyen insanlarımız.
-GEZİ PARKI
-Savaş naraları atarak ülkeyi savaşa sürüklemek isteyen şahıs ve kuruluşlar.
-İnsani yardım adı altında iç karışıklık ve savaşa sebep olacak silah v e techizat yardımı yapmak.
-Atamalar, sürgünler, susturulanlar..
-Her gün televizyon kanallarında gözümüzün içine bakarak yalan, nefret, kin kusan ve bununla gurur duyabilecek kadar farklı düşünce yapısına sahip yazar, düşünür ve gazeteciler.
-Dinin bir sömürge, propaganda aracı, gösteriş ve tek mutlak yol olduğunu düşünen, uygulayan, dayatmaya çalışan insanlar.
-Sınavlarda, iş görüşmelerinde ve hayatın neredeyse her dalında yapılan adam kayırma, fişleme ve fazlası.
-Alevi, Müslüman, Ateist olarak ayrım yapılması.
-Yalan olduğunu her vatandaşın bilmesine rağmen hala dayatılmaya çalışılan yanlış doğrular, yalanlar.
-Hiçbirşey yapmadığı, tek suçu sadece orada bulunmak olan insanların, çocukların, yaşlıların dövülmesi ve hatta dövülerek öldürülmesi..
-Saygı yoksunluğu
-Toleransın olmaması
-MUSTAFA KEMAL ATATÜRK'ÜN HER ELLERİNE GEÇEN ANDA KÖTÜ GÖSTERİLMESİ VE DAHA DA FAZLASI
-Değerlerimizin kaybolması.
-Yalanlar,
-Paralar,
-Yolsuzluklar
VE BÖYLE DEVAM EDEN HER SEBEP..
Herkesin katılmadığı, hatta saçma olarak nitelendirebileceği sebepler de vardır tabi ki, fakat eminim ki herkes, özellikle benim yaşıtlarım, Türk Gençleri çoğu sebebe katılacaktır.. Peki bu birşey değiştirecek mi? Hayır. Ama kim bilir, belki de bir insanın bile bizi anlamasını sağlayabilirim, bu da birşeydir. Amacım ne bir görüşü savunmak, ne de başkasına hakaret etmek. Tek istediğim sadece ama sadece bizi de birilerinin anlamasını sağlamak. Bıktık, usandık, tükendik, yorulduk, bittik..
KIZGINIZ, NEDEN Mİ? BELKİ BU YAZIYI 1.000.000.000 KERE DAHA OKURSANIZ, BİZE DE HAK VEREBİLİRSİNİZ..